Ankara’da sanatı sanatseverlerle buluşturmak amacıyla düzenlenen Ali Atmaca “Bahar Senfonisi” Solo Sergi, Timora Sanat’ta 16 Mayıs – 14 Haziran 2025 tarihleri arasında izlenebilir. Küratörlüğünü Berna Demirhan‘ın yaptığı sergi sanatseverleri bekliyor.
Ali Atmaca’nın “Bahar Senfonisi”, yalnızca bir mevsimin değil, bir hafızanın, bir ruh halinin, toplumsal bir tabunun ve bir dönüşümün görsel partisyonudur. Sanatçının 1970’lerden bu yana süregelen üretimi, çağdaş bir ifade diliyle hafızanın arasında yürüttüğü bir diyalog niteliğindedir. Bu sergide; sanatçının evrensel dildeki yolculuğunu ve görsel temsilinde renklerle konuştuğunu, çizgilerle düşündüğünü, formlarla hissettiğini izleriz. Doğduğu ve yer edindiği coğrafyalar, onun renk paletinde yankılanırken; üzerindeki sanatsal etkiler bugünün tuvalinde bir armoniye dönüşür. Her resim, yolculuğunun ezgisinin duyulabilir hâlidir. Ali Atmaca’nın eserleri, kadını mitolojik ve bireysel anlatıların kesişiminde, zamanlar üstü bir varlık olarak resmeder. Onun figürleri; bir mitolojinin taşıyıcısı, şamanik bir ritüelin hatırlatıcısıdır. Bektaşi geleneğinin mistik unsurlarından, mağara duvarlarındaki ilk çizimlerden soyut modernizme kadar uzanan geniş bir spektrumda, farklı biçimlerde ve tınılarda varlık gösterirler. Bahar bir senfoni ise, kadın onun en güçlü ezgisidir. Onlar, formların ve çizgilerin arasından süzülerek bazen görünür, bazen de bir nota gibi sessizleşirler. Her kompozisyon, bedenin sınırlarını aşıp, ritmin ve hissin bir parçası hâline gelir. İzleyiciyi sadece bakmaya değil,
görmeye ve hatta dinlemeye davet eder. Figürler, bir özne olarak yeniden doğar aynı baharda doğanın uyanışı gibi, kadınların uyanışını görmek ister gibi. Her figür, mekânda bir nota gibi
süzülür; bazen yükselen bir ezgiye, bazen sessizliğin içindeki yankıya dönüşür. Atmaca; kadınlarıyla yalnızca görünmek istenmeyeni görünür kılmaz, aynı zamanda duyulmaz olanı
işittirir. Bu kadınlar, toplumsal normlara karşı bir estetik protestodur. Figürler, sanatçının içsel yolculuğuyla bireysel dönüşümünün, toplumsal duyarlılığıyla kolektif eleştirisinin kesişiminde durur. Atmaca, toplumsal cinsiyet, kadına yönelik baskılar ve bakış açısını sorgularken, sanatını nazik bir dönüştürme aracı olarak kullanır. Ali Atmaca, figüratif anlatım ve soyut plastik dil arasında kurduğu organik geçişler ile resimsel anlatımını çözümler. Atmaca’nın tuvallerinde rastlantısallık ve denetimli düzen yan yana var olur. Yuvarlak hatlarla örülen kompozisyonlar, coşkulu renklerle titreşir. Soyut ile figüratif arasında kurduğu denge, izleyiciyi bilinçaltının derinliklerine taşır. Bu anlatı dünyası; noktalarla, çizgilerle örülmüş bir düşlem alanıdır. Sanatçının kullandığı kompozisyonel kurgular, form ile alan arasındaki ilişkiyi sürekli olarak yeniden tanımlar; burada figür, sabit bir temsilden ziyade devinimsel bir varlık hâline gelir. Kompozisyonlar çoğunlukla merkezkaç bir denge üzerine kuruludur; bu, izleyici bakışını figürün sınırlarının ötesine taşır ve resmin alanını görsel bir
meditasyona dönüştürür. Bazı kompozisyonlarında kullanılan çizgi, spontane gibi görünse de Atmaca için yönlendirici bir iskelet işlevi görür. Çizgi, formu tarif etmekten çok, onu müzikal bir ritim gibi yapılandırır. İzleyici bu çizgileri takip ederken, adeta görsel bir melodinin içine çekilir. Bu yönüyle Atmaca’nın tekniği, görsel kompozisyonu işitsel bir deneyime dönüştüren nadir bir poetik yapıya sahiptir. Atmaca’nın anlatımı spontane gibi görünse de, kompozisyonun içinde kurduğu ritmik denge, rastgeleliğin ardında hesaplı bir yapının varlığını gösterir. Bu anlamda onun resmi, kontrol ile özgürlük arasındaki o kırılgan eşikte şekillenir. Temelinde geometrik soyutlamalar olan lekesel boyamalar, yuvarlak hatlar ve noktasal detaylar, izleyicinin zihninde çocuk resimlerini çağrıştırırken, bilinçdışının doğrudan ifadesine yaklaşan bir naiflik sunar.